Görev süresi dolduğu için yakında yurda dönecek olan Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi Mehmet Samsar, Rusya’da bıraktığı etkileyici izlerle dolu bir diplomat olarak hafızlarımızdaki yerini aldı.
Bu yazıyı okurken sakın aklınıza “yağ çekiyor” algısı gelmesin çünkü mevki ve makamı ne olursa olsun gidenin ardından kimse yağ çekmez… Aksine neyi var neyi yoksa ortaya dökerler.
2003 yılında Rusya’ya ayak bastığım günden bu yana altı büyükelçimiz gelip geçti. Bu süre zarfında, hepsinin görev süresi içinde bir gazeteci olarak programlarını takip ettim ve yaşanan olaylar karşısındaki reaksiyonları yakından gözlemledim. Belki ileride hatıratlarımı yazarken bu notları da paylaşırım…
Ancak Mehmet Samsar’ı diğer büyükelçilerden ayıran en belirgin özellik, sadece Rusya’daki devlet adamları, diplomatik misyonlar ve Rus diplomatlarıyla olan ilişkileri değil, aynı zamanda Rusya’daki toplumumuzun hemen hemen her kesimiyle mükemmel bir iletişim kurabilme yeteneğiydi.
Bu günlerde Rusya’da kendisiyle bir şekilde iletişim kurmuş hemen hemen her seviyeden diplomat, devlet adamı ve milletvekili kendisine veda etmek için adeta yarışıyor. Pandemi süreci ve sonrasındaki Rusya-Ukrayna krizi gibi zorlu dönemlerde, Mehmet Samsar’ın hızlı ve etkili refleksleri ile sorunları çözme yeteneği gözlerimizin önündeydi.
Vatandaşlarımızdan gelen sorunları duyduğunda hızla ele alır, sonra da sonucu ile ilgili de bilgi verirdi. Bunu defalarca bana intikal eden ve kendisine iletiğim olaylarda gördüm.
Rusya’ya gelen sanattan spora, ticaretten Devlet adamlarına her heyeti misafir etti, fuarlara gitti maçalara gitti… Bu denli dış dünya ile iletişim içinde olan bir büyükelçilik görevi yaptı.
Unutmadan, laf sokma konusundaki incelikli yeteneği de göz ardı edilmemesi gerek.
Bu vesileyle, Mehmet Samsar’ın Türk-Rus dostluğuna katkıları için çalışma süresi boyunca sağladığı değerli katkıları için bir kez daha teşekkür ediyorum.